Cumhuriyetimizin kurucusu, bağımsızlığımızın mimarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, vefatının 86. yıl dönümünde rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz. Onu anmak, sadece geçmişe özlem duymak değil; O’nun çizdiği çağdaş, laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti hedefini koruma kararlılığını sürdürmektir!..
Bugün, Atatürk’ün Türkiye’ye kazandırdığı değerlerin zedelenmeye çalışıldığını, Cumhuriyet’in temel ilkelerinin tehdit altında olduğunu görmek, hepimizi derinden sarsıyor. Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinden sapılması sonucunda, Türkiye’nin hem komşuları hem de dünya ülkeleri arasında dostlarının kalmadığını gözlemliyoruz. Ülkemiz, barış yerine ayrışmanın, bilim ve akılcılık yerine bağnazlığın ön planda olduğu bir yola sürüklenme tehlikesiyle karşı karşıya. Ancak bizler, Atatürk’ün devrimlerini ve ideallerini koruma konusunda asla taviz vermeyeceğiz bu böyle biline.
Cumhuriyet, kadın haklarından eğitimdeki modernleşmeye, demokrasiden toplumsal eşitliğe uzanan köklü bir dönüşüm süreci başlatmıştır. Ancak bugün kadın haklarından demokrasiye, hukuk devleti olmaktan laik sosyal devlet ilkesine dek pek çok kazanım zayıflatılmakta. Cumhuriyet’in bizlere sunduğu özgürlükler ve modern toplum ideali, günümüzde büyük zorluklarla karşılaşıyor. Atatürk’ün akıl ve bilimi rehber edinen bir toplum vizyonu, bugün yerini bağnaz ideolojilere teslim etmek isteniyor. Oysa Atatürk’ün çizdiği bu yol, Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak tek yoldur. Teslim olmak yok; tam aksine, mücadele ederek kazanacağız.
Atatürk’ün bizlere bıraktığı en önemli miras, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu mirası yaşatmak, günümüz şartlarında her zamankinden daha önemli ve gereklidir. Cumhuriyet Bayramları’nın kutlanmasında çıkarılan engeller, eğitim ve sanat gibi alanlarda Cumhuriyet değerlerinden sapılma girişimleri, toplumumuzu bir ümmet toplumu haline getirme çabaları, Atatürk’ün aydınlanma devrimlerine karşı büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu tehdit karşısında yılmadan, yorulmadan Cumhuriyet’in temel değerlerini yaşatmalıyız.
Atatürk, “Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir,” diyerek hepimize görevimizi hatırlatmıştır. Bu görev, sadece sözde kalan bir ifade değil, aksine her birimizin günlük yaşamında, her alanda savunması gereken bir görevdir. Atatürkçüler, Cumhuriyet’in savunucuları ve çağdaş Türkiye’nin gönüllü neferleri olarak, Cumhuriyet’in bu zor günlerinde bir araya gelmeli ve Atatürk’ün yolunda yürümeye devam etmelidir.
Sonuç olarak, 10 Kasım’lar bizler için yalnızca bir matem günü değil; içinde bulunduğumuz durumu değerlendirdiğimiz ve geleceğe umutla baktığımız günlerdir. Teslim olmak yok. Cumhuriyet’in aydınlık yarınları için mücadele etmek ve Türkiye’yi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmak için çalışmaya devam edeceğiz.
Bugün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, vatan uğruna can veren tüm şehitlerimizi, gazilerimizi minnetle anıyoruz. Onların bıraktığı mirası geleceğe taşımak, hepimizin görevidir.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025