1

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Eski yıl (Aralık ayı)… Çocukluğumda babaannem yılın son ayına “eski yıl” derdi. Şimdi 2024 yılının son günlerini yaşıyoruz. Çoğu insan bu yılı da asla unutmayacak.

Dünya genelinde savaşların, ölümlerin, en çok da kadın, yaşlı ve çocuk ölümlerinin yaşandığı, bir tabak yemek için sıraya giren çocuk görüntüleriyle insanlığın utancını bir kez daha gördüğümüz bir yılı geride bırakıyoruz.

Gazze’de, Ukrayna’da, Suriye’de ve dünyanın pek çok yerinde korumasız kadınlar ve çocuklar ya tacize ya tecavüze uğrayarak hayatlarını kaybettiler ya da ömür boyu bu kötü anılarla yaşamaya mahkûm oldular.

Tıkandık… Ne konuşursak, ne yazarsak fayda etmiyor; insanlık, insanlığını kaybetti.

Halklar olarak etkili olamıyoruz. Sadece verilen talimatları yerine getiren, robotlaşmış yöneticilerin söylediklerini yapıyoruz.

Savaşlarda yapılan katliamlara, soykırımlara dünya sessiz. Sözde insan hakları kuruluşları ve Af Örgütü suskun. İnsanların inançlarını yöneten Vatikan, İslam Birliği, Ortodoks dünyası gibi sözde kuruluşlar, Yüce Allah’ın değil hükümetlerin dediklerini yapıyor; paraları kesilmesin diye…

Protestolar, hak arayışları, sorgulamalar yasaklanıyor.

Tıkandık… Ne konuşursak, ne yazarsak fayda etmiyor.

Yeni bir yıla girerken “Hoş geldin, yeni yıl” demekten bile korkuyorum. Çünkü 2025 yılının da aynı acılar, umutsuzluklar, tutsaklıklar ve özgürlüklerin daha da kısıtlandığı, insan onurunun yok edilmeye devam ettiği bir yıl olmasından endişe ediyorum.

Çoğu devlet, halkına kötü davranıyor: Yalan söylüyor, aldatıyor, zindanlara tıkıyor, cezalar kesiyor, dövüyor, hakaret ediyor.

Bütün devletlerin insanlarını aldattığını düşünüyorum…

Bilgiyi paylaşmaktan kaçınılıyor. Paylaşanların sesleri kesiliyor.

Milyarlarca dolar harcanarak yapılan ölüm makineleriyle insanlar yok ediliyor, ülkeler işgal ediliyor.

Araştırma laboratuvarlarında üretilen kirli mikroplar ve virüslerle ilgili bilgiler gizleniyor; bu tehlikeleri tahmin eden bilim insanlarının sesleri susturuluyor.

2025 yılından ne bekliyorum? Sizlerle paylaşmak istedim:

• Dünyada yaşanan savaşların durmasını istiyorum (Çok mu iyimserim, ne dersiniz?).

• Devletlerin kendi halklarını sömürmekten vazgeçtiğini duymak istiyorum.

• Siyasetçilerin çirkin oyunlarından bıktığımızı ve bu oyunların sona erdiğini görmek istiyorum.

• Açlıktan ölen insanların artık olmadığı bir dünya hayal ediyorum.

• Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin sona erdiğini görmek istiyorum.

• Adaletli bir dünya düzeninin tesis edildiği çabaların başladığını görmek istiyorum.

• Halkına karşı silah kullanmaktan çekinmeyen onursuz yöneticilerin artık olmadığını görmek istiyorum.

• Sokaklarında saldırganların, tecavüzcülerin, tacizcilerin ve uyuşturucu satıcılarının olmadığı şehirler istiyorum.

• Müşterilerini aldatan kurumların olmadığı ülkeler istiyorum.

• Hak ve adaletin hüküm sürdüğü, eşit uygulandığı bir dünya diliyorum.

• Kadınını ve çocuğunu döven ailelerin artık geçmişte kaldığını görmek istiyorum.

• Gıda teröristlerinin olmadığı bir dünya istiyorum.

• İnsanların sağlığıyla oynayan ilaç ve hazır gıda üreticilerinin sıkı kontrollerle ortadan kaldırıldığı bir yıl olsun istiyorum.

• Konuştuğunda yalan söylemeyen, halkına dürüst olan siyasetçiler görmek istiyorum.

• Hatasını kabul edip özür dilemeyi erdem sayan insanlarla karşılaşmak istiyorum.

• Hatasını kabul edip istifa edebilen yöneticiler görmek istiyorum.

• Kendi çıkarı için kalemini satan gazetecilerin yok olduğu bir dünya diliyorum.

• İnsanları inançları üzerinden sömüren din tacirlerinin artık olmadığını görmek istiyorum.

Son olarak; şiddetin ve intikamın Ortadoğu’da büyüyerek devam etmesini anlatan bir şarkıyla bitirelim:

“Zalimin mazlum ile, celladın kurban ile dönüp durduğu dehşet çemberi, bunca delilik ne kadar sürecek böyle?” diyor Had Gadia.

Sevgi dolu, aşk dolu ve bu ikisinin olduğu mutluluk dolu bir yıl diliyorum.

Beni tanıyan ya da tanımayan, ama kalbinde sevgi ve aşk taşıyan tüm insanların yeni yılı kutlu olsun.

Dostça selamlar, sevgilerimle…

Kamil Kopuz

kkopuz53@gmail.com