Herkes dürüst olduğunu söyler. Ama bu iddia, menfaatler devreye girdiğinde ne kadar geçerlidir? Dürüstlük, yalnızca işler yolundayken sahip çıkılan bir değer midir, yoksa menfaatlerimizi tehdit ettiğinde de savunmamız gereken bir erdem mi? İşte dürüstlük tam da burada, menfaatle sınanır.
Dürüst olmak cesaret ister. Çünkü dürüstlük; bazen hak etmeyeni ödüllendiren bir düzene itiraz etmeyi, bazen çıkarlarınıza zarar gelse bile doğruyu söylemeyi gerektirir. Ancak günümüzde dürüstlük, ne yazık ki çoğu zaman çıkarların gölgesinde kayboluyor. İnsanlar, işlerine geldiği sürece doğru olmayı seçiyor; ama işler değiştiğinde bahaneler, sessizlik ve hatta yalanlar devreye giriyor.
Hepimiz bu sınavı hayatımızın bir yerinde vermişizdir. Bir dostumuza gerçeği söylemek yerine onu incitmemeyi tercih etmişizdir. Bir yanlış karşısında susmuşuzdur, çünkü konuşmak bize zarar verebilirdi. Bu örnekler küçük gibi görünse de, dürüstlüğümüzü menfaatlerle ölçmeye başladığımızda erdem olmaktan çıkar, bir alışkanlığa dönüşür.
Ancak dürüstlük, önce insanın kendi vicdanıyla başlar. Kendimizi kandırarak, başkalarına karşı dürüst olduğumuzu iddia edebiliriz. Fakat vicdan, ne yalanı ne de sahtekarlığı uzun süre saklar. Allah’ın her şeyi gören ve bilen olduğuna inanıyorsak, dürüstlük konusunda kendi içimize de dürüst olmamız gerekir.
Unutmayalım ki dürüst olmak kolay değildir; sizi zorlar, hatta bazen kaybettirir. Ama sonunda size gerçek bir huzur, onur ve güven kazandırır. Dürüstlüğün menfaatle sınandığı anlar, aslında kim olduğumuzu gösteren anlardır.
Şimdi kendimize şu soruyu soralım:
Çıkarlarımız tehlikeye girdiğinde de dürüst kalabiliyor muyuz? Eğer cevabımız “Evet” ise, işte o zaman gerçekten erdemli bir insanız.
Daha dürüst ve menfaatlerin gölgesinden arınmış bir dünya dileğiyle…
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025