0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Özgürlük, insan olmanın temel taşlarından biridir. Özgür olmayan bir birey; kendi fikirlerini, inançlarını ve sevgisini bile özgürce yaşayamadan yaşamını sürdürür. Oysa aşk, doğa gibi, insanı dönüştürür, geliştirir ve özgürlüğünü pekiştirir. Ancak özgürlükten yoksun bir insan, bu hisleri gerçek anlamda deneyimleyemez. Doğayı, aşkı ve hatta kendi varlığını koruyabilmek için öncelikle bilgiye, farkındalığa ve bu bilinçle hareket etme özgürlüğüne sahip olmalıyız.

Doğaya, aşka ve özgürlüğe sahip çıkmak için bilinç gerekir. Bir birey, neyi neden sevdiğini, hangi değerlere bağlı olduğunu ancak bilgiyle kavrayabilir. Doğanın güzelliğini görebilmek, bir çiçeğe bakarak hayatın inceliklerini fark edebilmek, bilgiyi, duyarlılığı ve özgür düşünceyi gerektirir. Kendi içindeki özgürlüğü keşfetmeyen biri, neye sahip çıkacağını, neyi savunacağını bilemez. Özgürlük olmadan doğa koruyucu bir değer kazanmaz; aşka dönüşebilecek sevgi de köklü bir his olarak var olamaz.

Bu yüzden gerçek bir aşk için, doğaya ve kendi ruhumuza duyduğumuz sevgi için en temelde bir özgürlük arayışı yatmaktadır. Çünkü özgürlük olmadan, hiçbir duygu tam anlamıyla gelişemez. Kendi içimizde bağımsız kararlar alabilecek cesareti, bilgiyle desteklenmiş bir özgürlük duygusuyla elde ederiz. Bu bilgi, yalnızca okullarda öğretilen bir bilgi değildir; kendi doğamız, hislerimiz ve çevremiz hakkında bir farkındalık geliştirme sürecidir. Bir birey doğayı ve aşkı anlayabilmek için önce kendini anlamalı, neye inandığını, neyi savunduğunu ve neden sevdiğini sorgulamalıdır.

Özgür düşünceyle beslenmeyen bir aşk, yüzeysel kalır; içselleşmeden, derinleşmeden yaşanır. Aynı şekilde doğayı koruma arzusu da özgür bireylerin sorumluluğudur. Doğa, aynı bir aşk gibi, özgür iradeyle değerli kılınır ve korunur. Bir ağacın gölgesinde huzur bulabilmek, sevdiğiniz biriyle toprağa çıplak ayakla basabilmek ya da yıldızları seyretmek; tüm bu deneyimlerin tadına varabilmek için önce bu seçimleri özgürce yapabilme imkanına sahip olmalıyız.

Özgürlük, doğa ve aşk… Bu üç değer birbiriyle sıkı sıkıya bağlıdır. Özgürlüğünüzü kaybederseniz, doğayı sadece bir manzara, aşkı ise yalnızca gelip geçici bir his olarak görmeye başlarsınız. Ama özgür bireyler olarak sevgiye de, doğaya da bilinçli bir bağlılık geliştirebiliriz. Öyleyse, bilgiyle güçlenmiş bir özgürlük, bizi gerçek aşka, doğaya duyduğumuz sahici sevgiye ve onları koruma sorumluluğuna ulaştırır.