Leyla Soysüren, çocukluk hayalini gerçeğe dönüştürerek Avrupa’nın birçok yerinde sahne alan bir sanatçıya dönüştü. Türk halk müziğine olan tutkusu, sahnedeki içtenliği ve dinleyicileriyle kurduğu bağ, onu özel kılıyor. Şimdi Leyla Hanım’ın hayat hikayesine, sanat yolculuğuna ve sahnedeki duygularına kulak veriyoruz.
Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz? Hayat hikayeniz ve geçmişiniz hakkında neler paylaşabilirsiniz?
Sanat yolculuğumun temelleri aslında çocukluğumda atıldı. Ailemde müzik her zaman büyük bir değerdi. Dayılarım düğünlerde saz çalar, şarkılar söylerdi. O atmosfer beni büyülerdi ve küçücük bir çocukken bile o sahnelerin bir parçası olmayı hayal ederdim. Sahnenin bir köşesinde durup müziğin bir parçası olmak, içimde derin bir istek uyandırıyordu.
Müzik dışında günlük yaşamım oldukça sade ama hareketlidir. İş, ev ve aile dengesi içinde bir hayatım var. Çocuklara sıcak yemek hazırladığım bir okulda aşçılık yapıyorum. Gün, iş yoğunluğu ile geçiyor ama bu beni mutlu ediyor. Eve döndüğümde ise kulaklıkla dolaşır, sürekli müzik dinlerim. Televizyon bizde pek açılmaz, sakin ama müzikle dolu bir atmosferimiz vardır. Zaman buldukça doğa yürüyüşlerine çıkarım. Oturmayı pek sevmem; hareketli ve aktif bir kişiliğim var. Bu özelliklerim, sahnede de bana güç veriyor.
Bir gün, bir müzik grubuna katılma şansı doğdu. Onlarla birkaç küçük program yaptık, sahnede birkaç şarkı söyledim. Bu benim için bir başlangıçtı. Daha sonra grubun solisti sahneyi bırakınca, bana bir programı yönetme teklifi geldi. Hiç tereddüt etmeden kabul ettim. Sahneye ilk adımımı atarken hiç deneyimim yoktu ama içimdeki cesaret ve müzik sevgisi bana yol gösterdi. Böylelikle küçük bir hayal, büyük bir yolculuğa dönüştü.
Sanat yolculuğunuz nasıl başladı? Bu yola çıkarken sizi motive eden şeyler nelerdi?
Sanata olan ilgim, müziğe olan sevgimden doğdu. Müziğin insanları bir araya getirme gücü, farklı duyguları hissettirme yeteneği beni hep büyüledi. Çocukluk hayalim olan “sahnenin bir köşesinde olma” isteği, beni harekete geçiren en büyük motivasyondu. Kendimi bir grubun parçası olarak bulduğumda, bu hayalin gerçeğe dönüşebileceğini fark ettim. Zamanla sahneye olan sevgim, tutkuya dönüştü. Dinleyicilerle bağ kurdukça, yaptığım işin ne kadar özel olduğunu daha iyi anladım.
Hayatınızda sizi en çok etkileyen kişiler veya olaylar nelerdir?
Beni en çok etkileyen şey, sahneye ilk çıkış anım oldu. O an, sadece şarkı söylemediğimi, aynı zamanda insanların kalbine dokunduğumu hissettim. Bu duygu, müzikle olan bağımı daha da güçlendirdi. Ayrıca sahneye çıktıkça, dinleyicilerden aldığım güzel tepkiler beni motive etti. Beni etkileyen diğer bir şey de, müzikle insanların farklı hikayelerine dokunabilmek. Müziğin bu gücü, hayatımın en önemli parçası haline geldi.
Avrupa’da sahne almak ve sanat kariyerinizi burada sürdürmek size neler kattı?
Belçika’da yaşıyorum ama Almanya, Hollanda ve Avrupa’nın birçok farklı yerinde sahne alıyorum. Bu, sanatsal yolculuğuma büyük katkılar sağladı. Her ülkenin dinleyicisi farklı bir enerji taşıyor ve sahnede hissettirdikleri şeyler birbirinden çok farklı. Almanya’da daha geniş kitlelere ulaşmak için kendimi sürekli geliştirmem gerekiyor. Hollanda’da ise dinleyicilerim genellikle beni tanıyarak geliyor ve bu samimiyet beni çok mutlu ediyor. Avrupa’da sahne almak bana sadece bir sanatçı olarak değil, bir insan olarak da çok şey kattı. Farklı kültürlerle tanışmak, onların müzikle olan bağlarını görmek, bana yeni ilhamlar veriyor.
Almanya ve Hollanda’daki sanat ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her iki ülkenin sanat ortamı kendine özgü güzelliklere sahip. Almanya’da sahne aldığımda, dinleyicilerin çoğu mekâna gelen insanlar oluyor. Bu durum beni her defasında kendimi kanıtlama ve daha iyi olma yolunda motive ediyor. Hollanda’da ise sahnede olduğumda dinleyicilerim genellikle beni tanıyarak geliyor. Bu, çok özel bir bağ kurmamı sağlıyor. İki ülke de beni farklı açılardan geliştiriyor ve sanatıma yeni boyutlar katıyor.
Sahneleriniz sırasında izleyicilerden nasıl tepkiler alıyorsunuz? Bu durum sizi nasıl etkiliyor?
Sahnede izleyicilerle göz göze geldiğimde hissettiğim bağ, tarif edilemez bir duygu. Dinleyicilerimden genellikle çok olumlu tepkiler alıyorum. Alkışları, coşkuları ve kimi zaman duygulanmaları, müziğin ne kadar güçlü bir araç olduğunu bana her defasında hatırlatıyor. Bu geri dönüşler, sahnede kendimi daha güçlü hissetmemi sağlıyor ve her zaman daha iyisini yapmak için beni motive ediyor.
Son olarak okurlarımıza ve dinleyicilerinize ne söylemek istersiniz?
“Sanat, bir köprü gibidir. Kalpler arasında bir bağ kurar, duyguları birleştirir ve insanları ortak bir hikayede buluşturur. Sahnede olduğum her an, sadece şarkı söylemiyorum; duygularımı, hikayemi ve hayallerimi paylaşıyorum. Dinleyicilerimin desteği ve sevgisi benim için her şeyden önemli. Onlar sayesinde bu yolculuğa tutkuyla devam ediyorum. Hepinize şükran doluyum; çünkü sizin enerjiniz, beni her zaman daha ileriye taşıyor. Unutmayın, müzik sadece bir sanat değil, bir yaşam biçimidir.”
.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
GENEL
10 Aralık 2024GENEL
10 Aralık 2024GENEL
10 Aralık 2024GENEL
10 Aralık 2024GENEL
10 Aralık 2024GENEL
10 Aralık 2024GENEL
10 Aralık 2024