Aslında yaşamımız bir sınav değil mi?
Her an sorunlarla karşılaşabileceğimizi, acılar yaşayabileceğimizi, olumsuz sürprizlerle karşılaşabileceğimizi bazen düşünsek de çoğunlukla bütün bunların farkında olmadan yaşamımızı sürdürürüz.
Yaşadığımız olumsuz, çözümsüz sorunlarla baş etmek zorunda kaldığımızda, bunların bizler için bir sınav olduğunun bilinciyle hareket etmeyi öğrenmek zorundayız. Aksi takdirde yaşamımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebilmemiz mümkün değildir.
Yaşam sürecinde karşılaştığımız bu sınavlar, bize yaşamın anlamını öğretir ve olgunlaşmamızı sağlar. Sınavlar, bazen aile bireylerimizi, yaşam arkadaşımızı, sevdiklerimizi ya da dostlarımızı kaybettiğimizde başlar. Sağlık sorunlarıyla yüzleştiğimizde veya sevdiklerimizi sonsuzluğa uğurladığımızda bu sınavlarla karşı karşıya kalırız. Ancak bu sınavların ne kadar süreceğini veya ne zaman sona ereceğini belirlemek bizim irademiz dışında gerçekleşir.
“Zaman zaman yalnız kaldığımızı sanırız, ama eğer oyunu kuralına göre oynarsak, daima birileri – hatta sınavı yapan – bizi gönüllülükle gözetir.” (Alıntı)
Yaşam, sürprizlerle doludur. Bizi mutlu eden sürprizler olduğu kadar, acılar yaşatan sürprizler de vardır.
Evreni, dünyamızı, doğayı ve doğada var olan bütün canlıları yaratan Yüce Allah, biz insanlara O’nun sesini duymamızı, varlığını hissetmemizi ve yaşadığımız coğrafyalarda adaletten uzaklaşmamamızı emretmiştir. Bu tasarımı yaşamımızdan çıkardığımızda sınavı kaybedenlerden oluruz. Ancak bu ilahi düzeni yaşamımızın bir parçası haline getirdiğimizde, sağlıklı ve mutlu bir hayat süreriz.
Yaşam, bu dünyada sadece nefes alıp vermek, yemek içmek ya da keyif almak değildir. Evrenin sonsuzluğunda bizi bekleyen, ölümün olmadığı bir yaşama hazırlıktır. Ölüm, yaşamın acı bir parçası ya da sonu değil, yeni bir başlangıçtır. Ölümü, Yüce Allah’ın insanlar için yaşamın sonu olarak tasarladığını düşünmemeliyiz. Çünkü biz insanlar, Yüce Allah’ın bir parçasıyız ve O’nun zerresini taşırız.
Ölüm de yaşamın bir süprizidir. Ne zaman nerede bize bu süprizi yapacağını bilemiyoruz..
Evrenin ve dünyamızın sahibi, bizleri sadece 60-70 yıl yaşayarak ardından toprağa karışıp yok olmak için yaratmamıştır, diye düşünüyorum.
İnsanlar, yaşamları boyunca bilerek yaptıkları kötülüklerin, adaletsizliklerin ve haksızlıkların bedelini, büyük acılar çekerek öderler. Hatta bazen ölümleri bile zor bir sınav olarak gerçekleşir. Bunun sayısız örneğine, yaşamımız boyunca şahit olmuşuzdur.
Ne demişti Aristo:
“Atlar at olarak doğar; insanlar insan olarak doğmaz, insan olunur.”
Yaşam, çatlak bardaktaki suya benzer:
“İçsen de tükenir, içmesen de.
Bu yüzden yaşamdan tat almaya bak.
Çünkü yaşasan da bitecek, yaşamazsan da.”
(Neyzen Tevfik)
Ve Aşık Daimi ne güzel dile getirmiş:
Hem evrenim hem zerreyim
Ben kendimi bilmez miyim
Zerre içinde zerreyim
Ben kendimi bilmez miyim.
Dostça selamlarımla,
Kamil Kopuz
kkopuz53@gmail.com
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
GENEL
10 Aralık 2024GENEL
10 Aralık 2024GENEL
10 Aralık 2024GENEL
10 Aralık 2024GENEL
10 Aralık 2024GENEL
10 Aralık 2024GENEL
10 Aralık 2024
Kaleminize sağlık üstadım. Bir eklentide benden. Yaşam yaşandığı kadardır. Bir tek şeyden nefret ederim. Yaşam varken yasamsizligi secenlerden…