Yeni yılın ışıltıları, sokakları süsleyen ağaçlar, bitmeyen hazırlıkların telaşı… Tüm bu koşuşturma içinde insan ister istemez zamanı ve an’ı düşünmeye başlıyor. Bu duygularla, Durdu İsmail Çoşkun’un Yaban Arısı romanına başladım. Anadolu bozkırından Avrupa’ya uzanan bir yaşamı anlatan bu eser, birçok katmanı olan bir yapıya sahip. Ancak benim için en etkileyici kısmı, romanın kahramanı Mehmet Selim ile babasının kağnısı üzerindeki uzun yolculuğuydu.
Bu yolculuk, bir çocuğun babasına hayranlığını ve onu taklit ederek kendini inşa edişini anlatırken, aynı zamanda bir babanın oğluna gururla rehberlik edişini de gösteriyor. Ahilik, Mevlevilik ve dönemin Anadolu’su, Çoşkun’un kaleminde hayat buluyor. Kitap, sadece bir roman değil, aynı zamanda bir dönemin ruhunu yakalamak isteyenler için adeta bir rehber. Ancak ipuçlarını burada bırakıyorum; bu kitap mutlaka okunmalı.
Yaban Arısı beni kendi çocukluğuma götürdü. Babamla yaptığımız uzun bir yürüyüşü, o yürüyüşte sorduğum soruları ve onun göz ucuyla beni tartan bakışlarını hatırladım. Yorulsam da belli etmemek için gösterdiğim çabayı, onun ardı sıra yürürken duyduğum güveni… Sabah ezanıyla başlayan o yolculuk, bugün hâlâ zihnimde canlı.
Babamla çıktığımız o yol, atalarımızın ilk yerleştiği köye, büyük amcamız Hacı Efendi’nin evine uzanıyordu. İki katlı eski bir evin üst katında, ateş başında yapılan sohbetler, bana ikram edilen Konya şekerleri… O çocukluk sevincimi hâlâ hatırlıyorum. Ardından dağların arasından geçen uzun bir yürüyüş… Topladığım yaban çileklerinin tadı damağımda, bize doğru gelen çoban köpeklerinin korkusu ise belleğimde. O an babamın önlerine durup bizi savunması, çocuk gözünde kahramanlığın en sade hâliydi. Babalar kahraman olmaya ihtiyaç duymaz ama onlar zaten bizim kahramanlarımızdır.
Biz yol ehliyiz. Yörüğüz. Anadolu tasavvufunda yol, hayatın kendisidir. Hayat dediğimiz o uzun ve dolambaçlı yol, ömürün sınırınlarının çok ötesinde ve çok daha geniştir. Yoldan geliriz, yola gideriz; hayatı da yol ile açıklarız. Babamla yaptığım o yolculuğu şimdi anladığımda, aslında o yolda sadece ilerlemediğimi, aynı zamanda ona adım adım yaklaştığımı ve bir şekilde ona dönüştüğümü fark ediyorum.
Zaman hepimizi değiştirir, dönüştürür. Bugün, geçmişe baktığımda, hayat çizgimin beni ne kadar çok babama ve atalarıma benzettiğini görüyorum. Yaban Arısı romanındaki Mehmet Selim’in hikâyesi, Anadolu’dan Avrupa’ya uzanırken, benim de çocukluğumdan bugüne olan yolculuğuma dokundu.
Hepimiz birer yolcuyuz. Önemli olan, bu yolculuğun bize kattıkları. Ve evet, belki benim değil ama Mehmet Selim’in hikâyesi kesinlikle okunmaya değer.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025GENEL
14 Ocak 2025