0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Hollanda’da yaşayan Türkiye kökenli vatandaşlar olarak, anavatanımıza duyduğumuz sevgi, kültürümüze bağlılığımız ve inancımız her zaman güçlü olmuştur. Ancak, bu duygularımızın son yıllarda siyasetin dar çıkarlarına hizmet eden bir araç haline getirilmesi bizleri derinden yaralıyor. 22 yıldır iktidarda olan hükümet, yurtdışındaki Türk vatandaşlarını sadece seçim dönemlerinde hatırlamakta; sorunlarımız ise ya görmezden gelinmekte ya da daha da derinleşmektedir. Bu, güvenimizi sarsmakla kalmayıp, geleceğimiz için endişelerimizi de artırıyor.

Uluslararası Anlaşmaların Gölgesinde Maddi Kayıplar 

Hollanda’da yaşayan Türkiye kökenli vatandaşlar olarak, geçmişte imzalanan ancak şeffaf bir şekilde açıklanmayan uluslararası anlaşmalar nedeniyle büyük zorluklar yaşıyoruz. Banka hesaplarımız, gayrimenkullerimiz ve gelir bilgilerimiz Hollanda makamlarıyla paylaşılmış durumda. Bu durumun etkileri hakkında zamanında bilgilendirilmedik, hazırlıksız bırakıldık. Bugün bunun bedelini, ağır vergiler ve yüksek cezalarla ödüyoruz. Halktan bilgi saklayan bir anlayışın, vatandaşını yalnızca seçimde oy veren bir kitle olarak gördüğünü acı bir şekilde deneyimliyoruz.

Dövizle Askerlik Ücreti: Ağır Bir Yük

Bir diğer büyük mağduriyetimiz, dövizle askerlik ücretlerindeki astronomik artış. 2019’da 1.000 Euro olan bu bedelin, 2023 itibarıyla 10.000 Euro’ya çıkarılması, yurtdışındaki vatandaşlara ekonomik olarak ağır bir darbe vurdu. Bu artış, vatandaşın sırtına yüklenen fahiş bir maliyetin açık göstergesidir. Bu durum, halktan uzaklaşmış, ekonomik krizin yükünü yurtdışındaki vatandaşların omuzlarına yüklemekten çekinmeyen bir yönetim anlayışının sonucudur.

Hava Yollarında Fahiş Fiyatlar ve Kara Yolunda Çile

Okul tatil dönemlerinde memleket hasretiyle Türkiye’ye gitmek isteyen gurbetçi vatandaşlarımız, uçak bilet fiyatlarındaki anormal artışlarla karşı karşıya kalıyor. Hava yolu şirketleri, yaz aylarında bilet fiyatlarını 8-10 kat artırarak halkın cebine el uzatıyor. Bu durum, vatandaşlarımızı kara yoluyla seyahat etmeye zorluyor. Uzun yolculuklar, sınır kapılarında saatlerce beklemeler ve kazalar, bu çilenin sadece bir parçası. Kendi halkını böylesine zor durumda bırakan bir iktidarın, yurtdışındaki vatandaşları yalnızca gelir kapısı olarak gördüğü çok açık.

Türkiye’nin Algısı ve Yurtdışındaki Türklerin Zor Durumu 

Türkiye’deki ekonomik kriz, eğitim sisteminin çöküşü ve toplumsal gerileme, yurtdışındaki vatandaşların yaşadığı ülkelerdeki algısını da olumsuz etkiliyor. Hollanda gibi ülkelerde, “geri kalmış bir ülkenin vatandaşı” olarak görülmenin getirdiği utanç ve baskıyla mücadele ediyoruz. Bu durum, hem bireysel hem de toplumsal itibarımızı zedeliyor.

Gelecek İçin Kaygılarımız Artıyor

22 yıllık bir yönetimin sonucu olarak Türkiye, bugün hem ekonomik hem de toplumsal açıdan büyük bir krizle boğuşuyor. Bu kriz, yurtdışındaki vatandaşlara da ağır bedeller ödetiyor. Hollanda’da yaşayan bizler, çocuklarımızın geleceği için büyük bir endişe içindeyiz. Ekonomik yükler, toplumsal itibar kaybı ve belirsizlikler, sadece bugünü değil, nesiller boyu sürecek bir soruna dönüşüyor.

Tarihe Not Düşmek ve Çözüm Arayışı

Bugün yaşadığımız sorunları yalnızca eleştirmek yeterli değil; çözüm arayışına girmek ve geleceğimizi kurtarmak için sorumluluk almalıyız. Bu nedenle, yurtdışındaki vatandaşlar olarak Türkiye’deki kötü yönetim anlayışına dur demek için sesimizi yükseltmeliyiz. Bu mücadele yalnızca bir siyasi tercih meselesi değil, Türkiye’nin geleceğini aydınlatacak bir adalet ve hak mücadelesidir.

Bugün bu yanlışlara göz yummak, yarın çocuklarımıza açıklayamayacağımız bir utanca dönüşebilir. Sevgimiz, inancımız ve bağlılığımız istismar edilmek zorunda değil. Artık yurtdışındaki vatandaşların haklarının korunması ve Türkiye’nin gerçek anlamda güçlü bir ülke haline gelmesi için harekete geçmeliyiz. Ancak bu, hepimizin ortak çabasıyla mümkün olacaktır.